
(Neşredilemedi.)
(Radyoda
8.III.1943 Pazartesi akşamı,
Nurullah Şevket’in konserinde okundu.)
(Richard Wagner)
Cevad Memduh Altar
Büyük bestekâr Richard Wagner, “Cüceler Kralı Nibelungen’in Yüzüğü” adlı eserinin manzum metnini, geçen asrın ortalarına doğru yazmaya başlamış ve birbirini tamamlayan dört büyük kısmı ihtiva eden bu eserin ikinci bölümü olan “Walküre”nin müziğini ise, 1856 yılı Martında bitirmiştir.
Richard Wagner, temsili 4 gün süren bu büyük eserde, garbın [Batının] eski putperestlik efsanelerini ele almış ve bütün yaratmalarına hâkim olan: “feragat ve sevgi yolu ile kurtuluş” tezini gene bu masallarla remzetmek [simgelemek] istemiştir.
Nibelungen efsanesinin ilk günlerine tesadüf eden “Walküre” masalı, bize bir kahraman neslinin doğuşunu gösterir. Günün birinde bir insanoğlu, Wotan adlı bir ilahın arzusu üzerine “Siegmund” ve “Sieglinde” adlarını taşıyan ikiz kardeşleri dünyaya getirir. İşte bu neslin temadisi [devamı], Nibelungen masalının diğer kısımlarında, Wotan’ın beklediği kahramanları meydana getirmekte ve bu kahramanlar, Wotan’ın kızı Brünnhilde ile beraber, dünyayı çoktandır özlenen halâsa [kurtuluşa] ulaştırmaktadır.
Günün birinde düşmanları tarafından kovalanan Siegmund, bitkin bir halde Hunding’in kulübesine sığınır. Kız kardeşi Sieglinde, senelerce evvel Hunding tarafından kaçırılmış ve Hunding bu kızı kendine zevce [eş] yapmıştır. Bu ikiz kardeşler ilk önce birbirlerini tanımazlar. Ve bu esnada Sieglinde Siegmund’u teskin eder ve her ikisi arasında birdenbire derin bir sevgi baş gösterir. Bu vaziyetin farkına varan Hunding, aile şerefini haleldar eden [zedeleyen] bu durum karşısında, Siegmund’u ancak ertesi güne kadar evinde misafir eder. Ve ertesi sabah onu çarpışmaya davet eder.
Bu esneda elinde hiçbir silahı olmayan Siegmund, Hunding’in kulübesinde, vaktiyle Wotan tarafından kabzasına kadar bir ağaca sokulmuş olan bir kılıç görür; ancak günün birinde bir kahraman tarafından yerinden çıkarılabileceği söylenen bu ilahi kılıcı güç halle yerinden çeker çıkarır; ve ertesi gün Hundging ile yapacağı çarpışmaya hazırlanır. Ertesi sabah Hunding ile Siegmund çarpışırlar, fakat bu esnada Wotan’ın eşi olan Fricka, ahlâka aykırı bir hareket olan bu aşk hadisesinden dolayı, Wotan’dan Siegmund ile Sieglinde’yi cezalandırmasını ister. Wotan, bu çarpışmaya müdahale eder, arada Hunding’in kılıcıyla yaralanan Siegmund ölür. Bütün bu hadiseyi endişeyle seyreden Brünnhilde, Sieglind’nin akıbetinden endişeye düşer ve onu, Siegfried adını taşıyan kahramanı doğuruncaya kadar himayeye azmeder. Bunun üzerine Brünnhilde Sieglinde’yi atıyla kaçırır. Fakat kendisi de babası olan Wotan’ın hışmına uğrayarak etrafı alevlerle çevrili yüksek bir kayanın üzerinde, Wotan tarafından sonsuz bir uykuya mahkûm edilir.
Brünnhilde’nin bu uykudan uyanması mümkündür, bu takdirde babası Wotan’ın dediği gibi, günün birinde mızraktan, kılıçtan korkmayan bir kahramanın, yani Wotan’dan daha hür bir kahramanın gelip, bu sırrı çözmesi ve Brünnhilde’yi daldığı uykudan uyandırması lazımdır.