Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español

ESERLERİMAKALELER

Bu belgeyi Word Dökümanı Olarak İndirebilirsiniz!

Ulus
3 Mayıs 1964

 

ANKARA’DA BİR GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ

Cevad Memduh Altar

            Başkentin resmi ve özel ellerdeki sanat hareketleri, son yıllarda olağanüstü bir zenginliğe ulaştı. Öylesine memnunluk verici ilgi ve istek örnekleriyle karşılaşılmaktadır ki, Devlet Konservatuvarı’nın yanı başında bir de Güzel Sanatlar Akademisi’nin kurulup geliştirilmemiş olması herkesi hayretten hayrete düşürüyor. Bugün Devlet Konservatuvarı’nın kadro, bina vesair yönlerden genişletilmesi kaçınılmaz bir zorunluluk halini almışken, başkentte bir Güzel Sanatlar Akademisi’nin de kurulması yolunda duyulan haberler, geç de olsa, yerinde bir teşebbüsü müjdeliyor. Sanatın resmî ve özel yönden gelişmesi, günlük sanat olaylarının önemle dikkati çeken çeşitliliği, başkentte Akademi kurma teşebbüsüne önayak olan idarecilerin bu işle ilgili düşünce ve endişelerinde ne kadar haklı olduklarını açıkça gösteriyor.

            Şimdi Ankara’nın Güzel Sanatlar alanındaki günlük hareketlerini şöyle bir sıralayıverelim. Fonetik ve kombine sanatlar alanında bakınız neler oluyor: Tiyatro alanında her gece açılan yedi perde, haftanın belirli gecelerinde açılan bir opera perdesi, az olmakla beraber arada bir bale temsilleri, senfonik, solistik konserler, oda müziği konserleri, açık tiyatro ve sanat eleştirmesi oturumları, yabancı artist ve grupların ziyareti v.s.

            Bugün Ankara’da sanata adam sevk etmek şöyle dursun, bilet gişeleri önündeki kuyrukta yer almak bir mesele. Bu da gösteriyor ki, Ankara Devlet Konservatuvarı 1936’da kurulurken, yakın geleceğin arz ve talep gücü kimsenin aklından geçmemiştir. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ni de bundan tam 82 yıl önce sanat büyüğümüz rahmetli Osman Hamdi Bey kurarken, eminim ki özlü geleneğini sağlam temeller üzerine bina etmiş olan bu kültür müessesemizin teşkilat kanununun ancak 1964 yılında, Büyük Millet Meclisine sevk edileceğini hatırından bile geçirmemişti. Nitekim memlekete ilk bilgili mimarı, ressamı, heykelciyi, dekoratörü yetiştiren bu kültür yuvası, yalnız özlü an’anesiyle yaşadı ve yetiştirdi, ama teşkilat kanununa sahip olmamanın sıkıntısı ile rahat gelişemedi. Bahis konusu kanunun artık çıkmak üzere olması Ankara’da kurulması tasarlanan Güzel Sanatlar Akademisi hakkındaki umutlarımızı da kuvvetlendiriyor. Kalkınma hamleleri içinde yeniliğe yönelen Türkiye’mizi öyle bir Akademi, bir Konservatuvarla tatmin etmeye imkân var mı?

            Özel sanat kurumlarının, başkentin estetik çalışmalarına kattığı gücü de burada saygı ile anmak gerekir. En başta Ses ve Tel Birliği’nin her bakımdan iftihar verici müzik faaliyeti olmak üzere, Sanatseverler Kulübü’nün tertiplediği konser, sergi ve eleştirme oturumları, Ankara Filarmoni Derneği’nin büyük çaptaki yerli ve yabancı müzik sanatçılarını Türk aydınına tanıtmadaki yorulmak bilmez çabası, Millî Eğitim Bakanlığının Güzel Sanatlar Galerisi’nde tertiplenen sergiler, Fransız, İngiliz, Alman, İtalyan sanat gösterileri, başkentin çoktandır hak ettiği Güzel Sanatlar Akademisi’ne pek yakında kavuşacağına olan inancımızı büsbütün kuvvetlendiriyor.