Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español
Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir. / Mustafa Kemal Atatürk , 1934

ESERLERİKONFERANSLAR

Il serait indubitablement juste de chercher dans les époques qui précèdent la Réforme de 1839, accomplie par le Sultan Abdul Medjid sous le nom de « Tanzimatt », la naissance des relations culturelles et artistiques qui se sont manifestées de temps en temps entre les Puissances européennes et l'Empire Ottoman.
Le changement d'influence opère dans l'art une variation de sentiments et d'exécution. Il est indéniable que la Technologie Moderne -qui est également un facteur d'influence- s'impose à la naissance et au développement de l'art.
Les facteurs locaux qui discriminent la conception créatrice des beaux-arts dans les différents milieux, sont la conséquence naturelle d'une évolution physio-ethnique-folklorique. La musique et la littérature, qui se basent sur le son ou sur la parole, ou sur la synthèse de ces deux, sous l'influence de la tradition de langue qui s'alimente aussi de la structure physiologique, déterminent d'abord la musique folklorique et ensuite la musique savante.
Man kann die Existenz nationaler Volkstämme die gesamte Menschheit bilden, nicht nur als das Ergebnis historischer Notwendigkeiten betrachten, und genau so sind auch die Fortschritte der zivilisierten Welt durchaus nicht auf Zufälle zurückzuführen. Angesichts der Historie liegt die höchste Schwierigkeit eigentlich darin, zwischen den täuschenden Gegensätzen deterministischer und auch fatalistischer Philosophien hindurch den gesunden Weg an den Tag zu bringen.
Cumhurbaşkanlığı sayın üyelerimiz, sayın Bakanım, sayın dinleyenlerim, sayın meslektaşlarım:
Çok mutluyum. Aradan 54 yıl geçmiş olmasına rağmen, yani biraz evvel sayın Bakanımızın buyurdukları, Ata'nın Müzik Kongresi'nden bu yana 54 yıl geçmiş olmasına rağmen, bugün yine benzeri ve daha ileriye yönelik bir atmosferi yansıtan aynı hava içine girmiş olmanın sevincini, mutluluğunu sizlerle beraber duyuyorum.
Sayın Bakanım, sevgili meslektaşlarım ve sevgili konuklarımız,
Çok mutluyum. Bundan elli yıl kadar önce Cumhuriyetimizin kurucusu aziz Ata'nın teşebbüsleriyle kurulmuş olan Devlet Konservatuvarı'nın ve konservatuvarların meyvelerini, ürünlerini toplayıp bir Türk operası oluşturmanın verdiği sevinçle ve mutlulukla bugünü yaşamak herkese nasip olmuyor.
1789 yılı, Fransız İhtilalinin koptuğu, bu yüzden de Ren'deki dinsel prensliklerden Bonn Başpiskoposluğu'nun tarihe karıştığı bir yıldı. İhtilalin sarsıntısından kurtulamayan başpiskoposluklar arasında özellikle Bonn'un tarihte işgal ettiği yer çok önemlidir.
Sehr verehrte Damen und Herren, liebe Zuhörer!
Gestatten Sie mir zuerst, dem Deutschen Kulturinstitut in Ankara meinen Dank und meine Anerkennung dafür auszusprechen, dass es die Organisation und Durchführung eines so brillanten und interessanten Programms übernommen hat.
Uygarlıkta en ileri aşamalara ulaşma çabasında olan ülkelerin, Konfüçyus'un (M.Ö. 551-479), yazımın başında geçen iki bin beş yüz yıl önceki inancını gönülden paylaşmış olmaları gerektiğine inanmamak mümkün mü?
Tarih boyunca Avusturya ile olan ilişkilerimiz, türlü evreler göstermiştir. Bu arada, 18. yüzyıl boyunca devletler arasındaki denge gereği yapılan antlaşmalar çerçevesinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun, büyük komşusu Avusturya'ya karşı izlediği tarafsızlık politikası, iki ülke arasında vakit vakit dostça yaklaşmalara yol açmıştır.
Alman Kültür Enstitüsü'nün sayın Müdürü Dr. Hohl ve onun değerli mesai arkadaşları ve sayın dinleyenlerim!
Söze başlamadan önce, bu kadar nazik ve ilginç bir programı organize etme görevini üzerine almış bulunan Alman Kültür Enstitüsü'ne tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunmayı borç biliyorum.
Fizyo-etnik-folklorik temel
Halk kaynaklarından beslenen güzel sanatların bir bakıma etnik-folklorik bünye öncesi olan fizyolojik gerçeğe dayandığı bir gerçektir. Bu nedenle etnik ve folklorik bünyeye yönelen halk sanatları, zamanla klasik sanat şekline geçtikten sonra bile, fizyolojik bir soya çekiş özelliğini vücut yapılarında saklamaya devam eder.
18. yüzyılın büyük sanatçısı Mozart'ın çok kısa bir ömür içinde meydana getirdiği sayısız eserlerin bazılarında, Türk müziğini yaratma esprisine ve Türk geleneklerine dayanan insancıl duyuşlara da yer vermesi, Avusturya'nın eski komşusu olan Türklerin er geç dikkatini çekmekte gecikmemiştir.
Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupa devletleri arasında zaman zaman göze çarpan kültür ve sanat ilişkilerinin başlangıcının, 1839 Abdülmecit reformundan (Tanzimat'tan) önceki devirler içinde aranması gerekir.
Sayın dinleyenlerim,
İnsanlığı meydana getiren ulusal toplulukların hayatını yalnız tarihî bir gereklilik olarak açıklamaya çalışmak doğru olamayacağı gibi, uygarlık âleminde elde edilen gelişmeleri sırf bir tesadüfe bağlamak da doğru olmaz. Esasen tarih karşısında bir yargıya varmanın en çetin tarafı da kuru bir determinizm ile kanaatkâr bir fatalizmin meydana getirdiği tezatlar arasından en salim yolu bulup meydana çıkarmaktır.
Sayın dinleyenlerim,
Bir haftadır Londra’dayım; şu anda da sizlere, sevgili vatanıma beş dakikacık olsun hitabedebilme fırsatını bana veren BBC’nin Türkçe yayın servisinde bulunuyorum.
“Goldberg-Variationen” başlığıyla anılan ve klavsen (clavecin) için bestelenmiş olan bu eser, Johann Sebastian Bach’ın (1685-1750) 4. ve son yaratış döneminde (1724-1735) yazdığı eserler arasında önemle yer almaktadır.
Batıda 17. yüzyılın yarısından 19. yüzyılın başına kadar sürüp giden “Aydınlanma Devri”nin iniş çıkışları arasında, insanlığın dikkatini çeken fikir ve sanat kahramanlarından biri de Ludwig van Beethoven biraderimizdir.
Batının ünlü hürriyet şairi Friedrich Schiller, bundan tam 135 yıl önce insana hitap etmiş ve şöyle demişti: “… çalışmada bir Arı sana üstad oldu; ilmini, üstün dehan arayıp buldu; ama senden gelen, senin olan bir şey var ki, o da yalnız senin yarattığın sanattır, ey insanoğlu!”.
İnsan toplulukları arasındaki sanat yaratıcılığını birbirinden ayırt eden mahalli faktörler, “fizyo-etnik/folklorik” gelişimin tabii sonucu olmanın önemini taşırlar.
As it would be quite misleading to explain the life of the national communities which constitute humanity in terms of historical necessity, it would also be wrong to attribute the advances achieved in the civilized world to mere chance.
Bir ses oyunu olarak vasıflandırılan musiki sanatında, daha başka vasıflarla da karşılaşmak mümkün müdür? Bu sualin cevabını birtakım misal ve müeyyidelerle [yaptırımlarla] ispata kalkmaktansa, sözü bir an için Hind şairi Rabindranath Tagor’a vermenin daha doğru olacağı kanaatindeyim.
Geçen 1955 senesi evvelce ilan edildiği gibi “Ziya Gökalp Yılı” oldu. Son bir habere göre bu neviden faaliyetler Türkiye dışına da yayılmıştır.