
Ankara Radyosu
20 Ocak 1952, Pazar
Saat: 10.00-10.45
25.VII.1948 Pazar sabahı
ikinci defa olarak radyoda
tekrarlandı. (C.A.)
Müzik:32 d.
Metin:28 d.
Toplam:60 d.
(Beethoven, Op 47, la minör)
Sanat büyüklerinden bazılarının bir arada anılmalarını gerektiren eserler az değildir. Aynı eserin yaratılmasına az çok birlikte emeği geçmiş veya herhangi bir eserin meydana gelmesine, bilerek ya da bilmeyerek, aynı zamanda veya uzun bir zaman sonra yardımı dokunmuş sanat adamlarıyla karşılaşmak mümkündür. Mesela, şair bestecinin istediği bir konuyu manzum olarak işleyebilir; yahut da besteci şairin herhangi bir şiirini besteleyebilir. Bu böyle olunca, eserin meydana gelişinde iki sanat adamının karşılıklı etkileri söz konusu olabilir. Şair Goethe’nin şiirleri olmasa idi, acaba Schubert o güzel Lied’lerini yazabilir miydi? Bu nedenle, eserlerin doğuş ve oluşunda birden fazla sanat adamının az çok etkileri olduğunu düşünmek hata sayılmaz.
Diğer taraftan, karşılıklı emekle meydana gelmiş olan sanat yaratmalarına tezat teşkil eden başka tip eserler de vardır. Bu takdirde böyle bir müzik eserinin herhangi bir edebi metinle de ilgisi olmayabilir. Hatta böyle bir eser, yaratma safhasında ortaklaşa bir emeğin mahsûlü de olmayabilir; bu tip eserler, çağdaş veya çağdaş olmayan sanatçıların bir arada anılmalarını da sağlayabilirler. Mesela, keman edebiyatında, Beethoven’in 9 numaralı Op. 47 sonatı söz konusu olduğu zaman, burada eserin “Sonat” üslubunda, yani sırf alet için yazılmış bir eser olmasına rağmen, en azından üç sanat büyüğünü birden hatırlamak gerekir: Beethoven, Kreutzer ve Tolstoi. Nitekim Beethoven günün birinde Viyana’da şahsen tanıdığı meşhur Fransız viyolonisti Rudolph Kreutzer’in o derece etkisi altında kalmış ki, sırf Kreuzer’i düşünerek, onu anmaya vesile olsun diye, bir keman sonatı yazmış, hatta bu esere, ya kendisi yahut da başkaları, “Kreutzer Sonatı” adını vermişler. Aradan epeyce bir zaman geçtikten sonra, büyük Rus yazarı Tolstoi, sırf bu sonattan esinlenerek yazdığı romana “Kreutzer Sonatı” adını vererek, bu eserle birlikte anılan adlar arasına Tolstoi adının da katılmasını sağlamış oldu.
Halbuki işi insaflı bir tetkik süzgecinden geçirecek olursak, “Kreutzer Sonatı” deyince yalnız üç sanatçının değil, dört sanat adamının bir arada anılmaları gerekeceği anlaşılır. Bu durumda Beethoven’in, Kreutzer Sonatı’nın ilk iki kısmını, daha önceden, devrin akıllara hayret veren keman virtüozu Bridgetower için yazdığı, fakat sonradan ona kızarak bir üçüncü kısım ilavesiyle aynı eseri viyolonist Kreutzer’e ithaf etmiş olduğu düşünülürse, büyük üstadın 9 numaralı, Op. 47 keman sonatını dinlerken, Beethoven, Kreutzer, Bridgetower, Tolstoi gibi dört şahsiyeti, yani bir besteci ile iki virtüozu ve bir yazarı birlikte anmak doğru olur.
Kreutzer Sonatı’nın kısaca tarihine gelince: 1803 yılında Viyana’yı önemli bir keman virtüozunun altüst ettiği görülür. Bu virtüoz, viyolonist Bridgetower diye anılmaktadır. Afrikalı zenci bir baba ile Avrupalı bir annenin oğlu olan bu melez viyolonist, o sıralarda Beethoven’in sık sık düzenlediği özel müzik toplantılarının sadık bir müdavimidir. Gene o sıralarda Beethoven, opera bestecisi unvanıyla, Theater an der Wien denilen tiyatronun lojmanlarından birinde, kardeşi Karl ile beraber oturmaktadır. Diğer taraftan, İngiliz veliahtı Galler Prensi’nin sarayında çalışmış, çok küçük yaşlarda büyük şöhret elde etmiş olan genç viyolonist Bridgetower, Kont Moriz Ditrichstein’in yardımından faydalanarak, kendisini Viyana yüksek sosyetesine tanıtmak, bu vesileyle Viyana’da bir konser vermek niyetindedir. Nihayet Kont Ditrichstein, virtüoz Bridgetower’ı Beethoven ile tanıştırır; genç virtüozun, Beethoven’in bizzat düzenlediği özel konserlerden birine, üstadın yeni yazacağı bir keman eseriyle iştirak etmek istediğini açıkça anlaşılmaktadır. Beethoven bu isteği reddetmez ve üstadın maharetle hazırladığı program derhal uygulanır. Aynı zamanda bu program, henüz tanınmaya başlamış bir keman virtüozuna devrin tanınmış sanat koruyucularının yardımını da sağlayacaktır. Hatta Beethoven bu maksatla virtüoz Bridgetower’ı yanına alıp Kont Deya, Kontes Guieciardi gibi sanatseverleri birer birer dolaşmış, bu suretle genç virtüozun muhtaç olduğu maddi ve manevi yardımı vaktinde sağlamıştır.
Beethoven’e gelince, o da sırf yardım amacıyla, Bridgetower tarafından verilecek ilk konserde çalınmak üzere Op.47 La minör keman sonatını yazmaya karar vermiştir. Beethoven’in yakın dostu ve öğrencisi Ries, hatıratında, bu sonat için şöyle demektedir: “Beethoven, Paris’teki Rudolph Kreutzer’e ithaf etmiş olduğu o meşhur viyolon konsertan’lı la minör (Op.47) sonatını, önceden Bridgetower adlı bir İngiliz sanatçısı için yazmıştı. Baştaki Allegro’nun büyük bir kısmının süratle meydana çıkmasına rağmen, eser bir türlü yazılıp bitirilemiyordu. Halbuki Bridgetower, konser gününün saptanmış olmasından ve keman partisine bir an önce çalışmak zorunda bulunmasından dolayı, Beethoven’i fazla sıkıştırıyordu. Beethoven, bir sabah beni saat 4.30’da çağırttı ve bana: Birinci kısımdaki Allegro’nun keman partisini çabucak kopya eder misiniz? diye sordu. (Kendisinin asıl kopisti olan kişi, esasen nota yazmakla meşguldü.) Piyano partisinin bazı yerleri henüz not halinde idi. Fa majörde yazılmış olan harikulade güzel varyasyon temasını, sabahın sekizinde Augarten parkında verilen konserde, Bridgetower, Beethoven’in el yazısından okuyup çalmak zorunda kaldı, çünkü bu kısmı kopya etmeye vakit kalmamıştı.”
Bütün bu hatıralardan da anlaşılıyor ki, Beethoven Kreutzer keman sonatını çok acele bestelemiştir. Hatta yakın dostu, meşhur piyanist Czerny’nin söylediğine bakılırsa, sonatın ilk kısmı dört gün gibi kısa bir zaman içinde meydana gelmiştir
Beethoven’in keman sonatları arasında bir eşi daha olmayan Kreutzer sonatı böylece başlangıçta virtüoz Bridgetower için yazılmış, hatta ilk olarak 1805 yılında gene Bridgetower tarafından çalınmıştı. Czerny’nin, bu güzel eserin ilk çalınmasından sonra, virtüoz Bridgetower için yaptığı kısa eleştiri şu oldu: “Bridgetower, melez bir insandı ve kemanı çok acayip çalıyordu; sonatı, Beethoven ile beraber çalarken, herkesi kendine güldürdü.”
Bu eşsiz sonatın, sonradan viyolonist Kreutzer’e nasıl ithaf edilmiş olduğuna gelince: Bu hususta elde fazla bilgi olmamakla beraber, tanınmış Beethoven biyografı Thomas San-Gall şöyle demektedir: “Vaktiyle Bridgetower için düşünülmüş olan bu sonat, onun bir kadın yüzünden Beethoven ile arasının açılmasından dolayı, Fransız viyolonisti Rudolph Kreutzer’e ithaf edilmiştir ki, Beethoven bu viyolonisti 1790 yılında Bernadotte ile beraber Viyana’ya geldiği zaman tanımıştı.”
Beethoven, Opus 47 la minör keman sonatını, sonradan Kreutzer’e nasıl ithaf etmiş olduğunu hatıratında şöyle anlatır: “Bu Kreutzer, iyi ve cana yakın bir insan, bu seferki ziyaretine çok sevindim; samimi ve tabii oluşu bence bütün usta virtüozların iç ve dış durumları yanında kendisini büsbütün sevimli yapıyor. Hele bu sonatın becerikli bir kemancı için yazılmış olduğuna bakılırsa, ona ithaf edilmesi daha münasip olacak.”
Buraya kadar yaptığımız incelemelerden, Op.47 la minör keman sonatı anlatılırken, Bridgetower ve Kreutzer gibi iki tanınmış virtüozun da Beethoven ile birlikte anılmaları lazım geleceği anlaşılır. Tolstoi’a gelince: Bu büyük Rus yazarı da Kreutzer sonatının bestelenmesinden uzun bir zaman sonra, aynı adı taşıyan romanını yazmak suretiyle, yukarıda adları geçen üç sanatçının arasına dördüncü bir sanat adamı olarak katıldı: Beethoven, Bridgetower, Kreutzer ve Tolstoi.
Bu eşsiz sonatın gerek viyolonistten, gerek piyanistten beklediği teknik başarı, sonat türünden eserleri içine alan Oda Müziği tarzının fersahlarca üstünde bir yetiye ulaşmakla ancak elde edilebilir. Onun için, bu eserin bütününe, keman ve piyano için aynı seviyede yazılmış bir çifte konçerto gözüyle bakmak doğru olur. Daha esere yalnız keman tarafından yapılan dublkorlarla girerken, Oda Müziğinin üstünde bir solo keman literatürü ile karşılaşıldığı sanılır. Bu dublkorlu kısa giriş müziğinden sonra işitilen ve eserin birinci kısmında esas tema olan ilk iki melodi, tasavvuru imkânsız bir sürpriz niteliğindedir. Eserin bilhassa bu kısmını, asil olduğu kadar da alabildiğine ateşli olması lazım gelen bir ifade kudreti içinde dile getirebilmek mümkündür. (Plak: Beethoven, Kreutzer Sonatı, Op.47, re minör, I. kısım, Adagio sostenuto, Presto, Keman: Georg Kueankampff, Piyano: Wilhelm Kempff)
Ne gariptir ki, Kreutzer sonatının kahramanları arasına dördüncü bir şahsiyet olarak katılan büyük Rus yazarı Leo Tolstoi, aynı adı taşıyan romanında, bu eserin ifade kudretine inandığı oranda, sözde yıkıcı taraflarını da saptamaya çalışmıştır. Esasen Tolstoi’a göre müzik, herkesin kolayca hazmedemeyeceği bir sanattır. Hele bu büyük yazarın “Kreutzer Sonatı” adlı romanındaki kahraman, Beethoven’in bu eserini derin bir duygu ile çalan keman virtüozuna piyanoda aynı duygu ile refakat eden eşini sürekli olarak kıskanmakta ve roman feci bir cinayetle sona ermektedir. Sanatın realite olmadığı muhakkak ise de, Tolstoi’un bilhassa lirik güfteli şarkılar karşısında bile ihtiyatlı olması, bu büyük yazarın, müzik sanatının insan ruhu üzerinde bıraktığı etkiye ne derece inanmış olduğunu açıklar.
Biraz da Tolstoi’un romanındaki kahramanı dinleyelim. Bakınız romanın kahramanı Kreutzer sonatı için ne söylüyor: “Bu sonat, korkunç bir sonat. Presto’dan sonra birtakım sıradan varyasyonlarla meydana getirilmiş olan o zevksiz Andante’yi ve çok zayıf olan finali de çaldılar… Bunların hepsi iyi ama dinlediğim şeylerin hiçbiri o ilk kısmın yarattığı tesirin yüzde birini olsun yaratamadı… İlk defa samimi bir neşe içinde onun elini sıktım ve bize verdiği hazdan dolayı kendisine teşekkür ettim… Ben ve karım, her ikimiz de geçirdiğimiz geceden çok memnunduk. Çalınan eserin yarattığı tesiri, karşılıklı bir anlayış havası içinde birbirimize anlatmaya çalışıyorduk.”
Görülüyor ki Tolstoi da bu eserin, hele baştaki Presto kısmın, eşsizliğine inanmıştır. Fakat romanında her nedense fazla kıymet vermiyormuş gibi göründüğü orta kısımda, yani varyasyonlu Andante kısmında, maddi âleme yüz çevirtecek kadar içli olan esas tema ile bu temanın 4 defa variye edilmiş şekli, dinleyenleri hiç şüphe yok ki Tolstoi’vari bir teşhisten uzaklaştırıp Beethoven’vari bir inana çeker götürür. (Plak: Beethoven, Kreuzer Sonatı, Andante con variazioni, II. kısım)
Kreutzer Sonatı’nın final kısmındaki Presto cümleye gelince: Beethoven, neşe ve şaka mizacı içinde, yani Scherzo karakterde meydana getirdiği bu kısmı, ilk iki kısım yazılmadan çok daha önce, 6 numaralı La majör keman sonatına (Op.30) final olmak üzere bestelemişti. Diğer taraftan, Kreutzer sonatının ilk iki kısmına tam anlamıyla yakışacak bir finali meydana getirmek de o kadar kolay bir iş değildi. Halbuki bu kısmın yorulmak bilmez akışı içinde yaratma dehasını da aynı hızla yönlendirmeyi bilen Beethoven, eserlerinin çeşitli kısımlarını meydana getirirken ulaştığı büyüklüğe hızlı kısımlarda da ulaşmakta olduğunu, bu eşsiz final ile sanat dünyasına ispat etmiştir. Hele bu kısımda bütün çevikliğiyle gelişmekte olan esas temanın, eserin sona ermesinden biraz önce birdenbire Adagio mizaçlı ağır bir tempoya dönüşüvermesi, ancak Beethoven çapında bir üstadın gösterebileceği başarı ve cesaretten başak bir şey değildir. (Plak: Beethoven, Kreutzer Sonatı, Final-Presto, III. Kısım)
Kreutzer Sonatı’nın Beethoven keman sonatlarının en başında geldiği muhakkaktır. Diğer taraftan, bu sonatın üç ayrı kısmına hükmeden estetik bünye de gösteriyor ki, bu eserle birlikte dört sanat adamının anılmasını basit bir tesadüfe bağlamaya imkân yoktur.