
Ankara Radyosu
Ultra-kısa dalga için:
18 Temmuz 1968
“Müzik dünyasında gezintiler”
18 Ağustos 1968, Cuma
Saat: 20.30-21.15
Sayın dinleyenlerim,
Radyolarımızın sizlere yaklaştırdığı uluslararası değerdeki müzik literatürü, sanat dağarcığımızı günden güne zenginleştiriyor. Çağdaş kültür çevrelerinin önem verdiği eserlere bizim de ilgiyle eğilmemiz gerekiyor. Aksi halde günün sanatseveri olmamız imkânsız. Bu böyle olunca da uluslararası değerdeki bilimin ortak tekniğinden yararlanarak meydana getirilmiş olan çağdaş çoksesli sanat müziğimizi geniş çevrelere tanıtmamıza ve dünya sanatına katkıda bulunmamıza imkân yok.
Sizlere şimdi son zamanların büyük Alman bestecisi Hans Fitzner’i ve onun iki önemli eserini birer kısa eskizle tanıtmaya çalışacağım:
Alman ana ve babadan dünyaya gelen Fitzner, 1869’da doğuyor ve 1949’da Salzburg’da ölüyor. Müzik alanında yarattığı eserler, açıkladığı kanı ve düşünceler, Fitzner’i de Orta Avrupa sanat anlayışından gelen bir yaratma esprisine sımsıkı bağlıyor. Bu bağlanış, yaratış yönünden olduğu kadar, geleneksel yönden de yaklaşık düşünce ve kanıya sahip olan kişilerin yakınlığını, hattâ daha başka bir deyişle akrabalık ilişkilerini sanki bizlere hatırlatır. Bu yolun bestecilerinden Marschner, Weber, Meyerbeer, Berlioz, Richard Strauss, Bruckner, Gustav Mahler, Max Reger ve son olarak Hans Fitzner, hep aynı ailenin çocuklarına benzerler. Bunlarda sanat ve düşün, sanki aynı kaynaktan beslenir gibidir. Başlangıçta daha çok sembollere, mecazlara yönelmiş olan bu sanatçılar, sonraları sesle sözün, yani müzikle fikrin tek bir sentez halindeki anlatım gücünü, -hele Richard Wagner’den bu yana- Orta Avrupa sanatının temeli haline getirmişlerdir. Richard Wagner ve Richard Strauss zirvelerinden geçerek Fitzner’e ulaşmış bulunan bu espri, müzikle fikrin birleşiminden doğan tek kaynaktan beslenmektedir.
Biraz sonra Hans Fitzner’den dinleyeceğimiz iki eserden biri: Palestrina adını taşıyan müzikal bir masalın üç perdesi için ayrı ayrı yazılmış üç Giriş Müziği’dir; ikincisi de: Op. 46 Do-majör Senfoni’dir. Her iki eseri de Berlin Filarmoni Orkestrası çalmış ve orkestrayı ünlü şef Ferdinand Leitner yönetmiştir.
Palestrina Müzikal Lejandı’nın, Richard Wagner’in ölümünden sonra yazılmış olan müzikli sahne eserlerinin en önemlisi olduğuna şüphe edilemez. Eser, ilk olarak 12 Haziran 1917’de ünlü şef Bruno Walter’in yönetimi altında Münih’te oynanmıştır. 1949 yılında, 80 yaşında ölen Fitzner’in bu büyük eserinin üç giriş müziği, yani üç uvertürü, müzikal tefekkürdeki bütünlük, derinlik, geniş kapsam ve anlatım gücü türünden özellikler açısından, dinleyenleri asil ve ihtişamlı bir yaratışla karşılaştırmaktadır. Hele bu giriş müziklerinin ikincisindeki daracık alanda göze çarpan aşırı hareket gücü, eseri yakından izleyenlere büyük bir sürpriz olmanın önemini taşımaktadır.
(Plak: Palestrina’nın 3 Giriş Müziği)
Sayın dinleyenlerim,
Şimdi de Hans Fitzner’in büyük orkestra için yazmış olduğu Do-majör Op.46 Senfoni’sini dinleyelim. Bu eser de, Berlin Filarmoni Orkestrası tarafından şef Ferdinand Leitner’in yönetiminde çalınmıştır. Senfoninin klasik senfoni türünün en son eserlerinden biri olarak tanınması gerekir. Eserin tümünde kendini gösteren açık, berrak kuruluş, tema işlemelerinin gözleri kamaştıran parlaklığı, orkestral dokunun şeffaflığı, eserin 3 ayrı bölümünü sanki bir bütün halinde geliştirebilme imkânını yaratmış ve senfoni bu haliyle estetik prensiplerin “çeşitlilik içinde bütünlük” esprisine gerçekten örnek olabilme seviyesine ulaşmıştır. Şöyle ki, bu senfoninin Allegro Moderato, Andante ve Presto başlıklarını taşıyan 3 bölümü, eserin en başında duyulan ana temanın, senfoninin sonunda da tematik bir işleniş halinde yeniden duyulmasından dolayı, birbiriyle bağlantılıdır ve bunun içindir ki üç ayrı bölüm, dinleyenlerde, tek parçadan meydana gelmiş bir bütünün estetik hazzını yaratmaktadır.
Sayın dinleyenlerim, şimdi Hans Fitzer’in Do-majör Op.46 Senfoni’sini dinleyerek bugünkü programımızı sona erdirelim.