Cevad Memduh Altar1902-1995
English | Français | Deutsch | Italiano | Español
Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir. / Mustafa Kemal Atatürk , 1934

ESERLERİELEŞTİRİ

Kültür tarihinde sanat konusunu tenkit [eleştirme], o kadar eski bir iş değildir. Çeşitli sanat kolları, insan topluluğunun eğlence vasıtası olmaktan kurtulup kütle içinde sivrilen...
Durulmuş ve okul yaratmış sanat çalışmaları, ifadede olduğu kadar, teknikte de kesin bir prensibe dayandığı için, alabildiğine klasikleşir; zamanla insan topluluğunun malı olur.
Amerikan filmciliğinin en güzel örneklerinden biri olan Chopin filmi, memleketimizde büyük ilgi uyandırdı. Kuvvetli bir sermaye mahsûlü olduğu kadar, yüksek bir sanat eseri olduğuna da şüphe edilmeyen bu filmi tenkit edecek değiliz.
Jean Cocteau’nun ünlü sahne eserini söz konusu etmek istemiyorum. Anlatmaya çalıştığım şey, sanatın gerçek olmayan yönü değil, gerçek yönüdür: operamızın bugünkü yönetim şeklidir.
Kıymetli piyanistimiz Ferhunde Erkin’in 17 Nisan 1947 Perşembe akşamı Ankara Halkevi salonunda verdiği resital, bizleri yeni Türk müziği repertuvarı ile de karşılaştırmış oldu.
Amerikalı besteci Cole Porter’ın “Kiss me Kate” müzikli komedisinin Devlet Tiyatrosu Opera Bölümü’nün repertuvarına alınması katiyen doğru değildir.
Ankara sanat sevenlerinin Devlet Konservatuvarı çalışmalarıyla candan ilgilendiklerini biliyorum.
Müzik dünyasının büyük şeflerinden Dr. Hermann Scherchen’in 18 Ocak 1947 Cumartesi günü Devlet Konservatuvarı salonunda Cumhurbaşkanlığı Orkestrasıyla verdiği konseri dinledim.
Merkezi Paris’te bulunan bir Milletlerarası Sanat Tenkitçileri Cemiyeti vardır. Kısaltılmış adı AICA’dır.
Tanınmış virtüoz Stalislaw Szpinalski’nin geçen Cumartesi günü Devlet Konservatuvarı salonunda orkestra ile verdiği piyano konserini ne yazık ki dinleyemedim.
Ankara’mız mühim bir sanat hadisesine sahne oldu. Dünyanın konkurüstü keman virtüozlarından, Çekoslovakyalı Vasa Prihoda, Millî Eğitim Bakanlığının daveti üzerine, 1 Mart 1947 Cumartesi günü...
Edilmez derler, çünkü çok kişi, renk ve zevk görüşünün şaşmazlığına inanır. İlme göre de renkler ve zevkler münakaşa edilirler, çünkü aklın önderliği, eşit karşılaştırmalarla objektif zevk yargılarına yol açar.