
Ankara Radyosu
4 Ekim 1968, Cuma Saat: 20.30-21.35
Konuşan: Cevad Memduh Altar
Senfoni-1966
Şef: Lessing
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
(21.9.1968’de banda okundu.)
Sayın dinleyenlerim,
Bu akşamki programımıza benzer programların radyolarımızda sık sık yer almasını, sık sık dinleyici bulmasını gönlüm ne kadar ister. Çünkü bu programlar, bizim müziğimizi, bizim olan çok-sesli sanat müziğini yansıtır da ondan.
Tanzimat’tan sonra uzun süre özenti halinde sürüp gitmiş olan çok-sesli müzik zevki ya da uygulaması, başlangıçta ilkel bir taklitçilik olmaktan kendini alamamıştır; sanatta Batılılık, yani popüler terimiyle alafrangacılık, Batının aynen taklidi kanısına yol açmış ve Batılılığa körü körüne inanan heveskârlar alafranga adam diye vasıflandırılmışlardır. Derken yeni bir dönem daha gelmiş, bu dönemde de geleneksel tek-sesli müziğimizin Batı tekniği ile çok-sesliliğe uydurulmasının beklenen yenilik olduğu sanılmış, çeşitli makamlara ait peşrevlerin Batının armoni kalıplarına zorla sokulup şekillendirilmesi, göya müziğimizin Avrupalılaştırılmış olduğu kanısını yaratmış, böylece sanatçı kendi kendini aldatmıştır. Bir aralık bu konuda bizi pek hevesli gören Batının bazı açıkgöz müzikçileri, tek-sesli müziğimizin modal ses dizisine özgü renklere musallat olmuşlar, sarayın gözüne girebilmenin tek yolunu bu renklerden esinlenerek eser yazmada bulmuşlardır. Bu yüzden araya bir de müsteşrik ya da oryantalist müziği diyebileceğimiz acayip müzik çeşitleri girivermiştir.
Sayın dinleyenlerim, deminden beri açıklamaya çalıştığım maksatsız, hedefsiz, gayesiz, bilgisiz inisiyatiflerle yıllar tükenmiş gitmiş, Türk sanatında asıl amacın ne olduğunu gösterecek en ufak bir umut ufukta uzun süre belirememiştir. Çünkü memleket, sanat yaratıcılığında millî şuurdan da uzun süre yoksun bırakılmıştır.
Gelenekte gelişim ve çağdaşçılık gerçeğine Türk fikriyatında ilk olarak Ziya Gökalp el koymuştur; teoriden ileri gidememiş olan bu düşünceler ancak Atatürk devrimlerinin ışığında feyizlenip yeşermiş, beklenen meyveyi vermiştir.
Bilimi, kültürü, sanatı, kısacası her şeyimizi ümmet şuurundan millet şuuruna gene milletin iradesiyle aktarmayı başaran Büyük Atatürk, günün birinde şöyle demiştir: “Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir!” Unutmayalım ki bu sözler, ancak millî varlığının şuuruna ermiş toplumlar için yapıcı bir anlam olabilmenin niteliğini taşır. Nitekim böyle olmuş, Ata’nın bu sözleri, millî ruhtan beslenen müspet bilimin milletlerarası değerdeki ortak teknik ve estetiğinden yararlanarak hayata göz açmış olan çok-sesli çağdaş Türk sanat müziğimizin doğuş, oluş ve gelişimini sağlamıştır. Böylelikle Batılı anlamdaki müspet bilimin ortak tekniğinden yararlanarak meydana gelen başka yabancı güzellikler yanında bizim eserlerimiz de lâyık oldukları yeri eşit hak ve düzeyde almıştır; ve biraz sonra Senfoni’sini dinleyeceğimiz ünlü bestecimiz Necil Kâzım Akses de, bütün bu sayıp döktüğümüz yolları aşarak bu akşam karşımıza gelmiştir. İşte sayın dinleyenlerim, sizlere Batılı anlamdaki kültür ve sanat devrimimizin kısa bir tarihçesi:
Millî ruhun ve çağdaş bilimin ortak teknik ve estetiğinden yararlanarak meydana gelmiş ve gelmekte olan sanat eserlerimizdir ki, milletlerarası planda karşılıklı mübadeleye esas olan anlayışı sağlarlar. Çünkü ancak bu türde yazılmış olan eserleri başka topluluklar da anlayıp uygulayabilirler ve böylelikle sanat alanındaki millî yaşantı ve şuuru yakından tanıyıp bilme imkânını elde etmiş olurlar; ve millî topluluklar ancak bu yoldan milletlerarası plandaki kültür savaşında üstün bir varlık gösterebilirler. Bunun aksi, ebediyen tanımamaya ve tanınmamaya mahkûm olmak demektir. Çünkü çağdaş bilimin ortak gücünden yararlanarak meydana getirilen müzik eserleri, milletlerarası repertuvarı da zenginleştirip olgunlaştıran eserlerdir.
Sayın dinleyenlerim, kıymetli bestecimiz Necil Kâzım Akses’in bu akşam dinleyeceğimiz 3 bölümlü eserinin adı “Senfoni-1966”dır. TRT’nin, önce kendi antenlerinden yansıtmak amacı ile 1966 yılında sanatçılarımıza yönelttiği çağrı üzerine bu senfoni yazılmıştır. 55 dakika süren bu eser, baştan aşağı tematik bir kuruluşun mimarisini yansıtır. Burada orkestral doku, geleneksel gelişimi içinde kendine öz bir mimariyi işleyip meydana getirmiştir.
Eserin 3 Ana Bölümünden 1. Bölümün temeli, bir bas-tema üzerine oturtulmuştur. Bu temanın senfonik kuruluş içindeki gelişimi başka temalar ile de güçlendirilmiş ve senfonik doku, 1. Ana Bölümün 3 ayrı tema grubundan elde edilen bir bütün halinde meydana gelmiştir. Bu bölümde tematik variyasyonların rolü büyüktür.
Birinci Ana Bölümün sonlarında, yurdun doğu bölgelerinden esinlenen variyasyonlarla karşılaşılır; burada eserin en yüksen ânına, külminasyon noktasına varılır; sonra yavaş yavaş daha sessiz bir düzeye inilir; son söz, tam bir sessizlik içinde duyulan tamtam adlı alete verilir ve 1. Ana Bölüm burada sona erer.
(1. Bölüm dinletilecek.)
Senfoninin 2. Ana Bölümü, sonat biçiminde yazılmıştır. Bu bölüme de tematik işleme hakimdir; ve temalar hamasi karakterdedir. Bu bölümün en sonunda pes seslere doğru gelişen yapı, önce birdenbire sessiz bir atmosfere kayıverir, sonra da 2. Ana Bölüm büyük bir yükselişle biter.
(2. Bölüm dinletilecek.)
Necil Kâzım Akses’in Senfoni-1966 adlı eserinin 3. ve son Ana Bölümü, birbirine zıt iki yan bölümün kontrast dengesinde gelişip olgunlaşan bir yaratıştır. Burada iki yan bölümü, eserin ilk Ana Bölümlerindeki temaların işlenmesiyle elde edilmiş olan Koda birbirine bağlar. Bu kısımda ağırca gelişen 1. yan bölüme mistik bir tavır hakimdir; ve bölümün bütünü çeşitli tematik araçlarla işlenmiştir.
Bu senfoninin son Ana Bölümünün 2. yan bölümü, yani kontrast bölümü, canlı, hareketli ve mutlulukla akıp giden bir işleyiş olmanın önemini taşır.
Daha önceki bölümlerin tematik malzemeden, yani yurdun doğudan batıya uzanan folklor hazinesinden beslenerek meydana gelmiş olmasına karşılık, bu son bölümün orkestral gelişimi sadece Karadeniz folklorundan esinlenir; ve Senfoninin 1. ve 2. Ana Bölümlerinin tüm havasından gelen bir ortamda şekillenen bir Koda ile Senfoni-1966 sona erer.
(3. Bölüm dinletilecek.)